DÖRT YAPRAKLI YONCA

                                                      DÖRT YAPRAKLI YONCA
                                           
         Oysaki her birimiz savrulan birer yapraktık. Hayatın rüzgarında bir yere tutunmaya çalışan, oradan oraya savrulan yapraklar... Hayat o kadar garip ki bir vakit hayatınızda varolan insanlar artık yok. Bir vakit her gün gördüğünüz insanları ise artık yılda bir kere görme şansınız oluyor. Senden uzaktalar ya da onlar aynı yerinde, giden sensin. Bir tiyatro gibi hayat, rolü biten oyundan ayrılıyor. 
        Bazen çok yakınım dediklerin bir bakmışsın kilometrelerce uzağında kalmış. Kilometrelerce uzaklıktan maksat uzun yollar değil, ruhuna olan uzaklık. Kalpler, mesafelere yenik düşüyor ama bazen de bazı kalpler inadına birbirine kenetleniyor. Sanırım iş insanın kendisinde bitiyor.
    Her şeyi karşımızdaki insandan bekliyoruz. Aramayı, sormayı, çağırılmayı, düşünülmeyi, sevilmeyi ve birçok şeyi sadece bekliyoruz. Sen ara, sor, düşün, çağır. Sen sevdiğin halde sevmeyen, aradığın halde aramayan, çağırdığın halde gelmeyen utansın. Dostluk; Gerektiğinde alttan almayı, bazı şeyleri görmezden gelmeyi, çok sevmeyi, düşünmeyi, bazen sabretmeyi bazen de affetmeyi gerektirir. Ama bazen öyle bir an geliyor ki tüm bunlar anlamını yitiriyor. Karşındaki insan seni eskisi gibi sevmiyor, değer vermiyorsa bu söylediklerim anlamını yitirmiş oluyor. Sevmekten vazgeçmiyorsun ama kalp kırılır, yen içinde kalır. İnsan; Daima en sevdiklerine kırılır, en sevdiklerine kızar.
         Bir yerlere savrulduk ve savrulmaya devam ediyoruz ama savrulduğum yerden öyle memnunum ki; Şükürler olsun, niceleriyle dost, arkadaş, yoldaş oldum. O yüzden hayatın bize getirdikleri başta kötü gibi görünse de sana kazandırdıkları ile iyiliğini anlıyorsun.
"Acaba kırılır mı?" diye düşündüklerin kırıyor seni. Zaten insan kalbinin kapılarını sonuna kadar açtıysa bu " buyur, istediğin kadar kırabilirsin." demek değil mi? Birini sevmiyorsak ona karşı tüm duvarlarımız kapalı, kapılarımız kilitlidir. Ya kalbimizin içindekiler? Onlar değil mi burayı ziyan eden, hırpalayan? Zaman geçiyor, Allah karşına öyle insanlar çıkarıyor ki "ben yanılmışım" diyorsun. "Ben yanılmışım, dostluk böyle bir şeymiş." Biz dört yapraklı yonca misaliyiz. Her bir yaprak farklı yerlerde. Farklı yerlerde ama ruhları hep o yerde. İyi günde kötü günde bir olduk, yoldaş olduk. Bir gün... Bir gün yine akşam olunca, bir masa başında oturup anılarımızı yâd edeceğiz o yerde. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜÇ GÜNLÜK DÜNYA