ÜÇ GÜNLÜK DÜNYA
ÜÇ GÜNLÜK DÜNYA
Sahi ölüm neydi? Üç günlük şu dünyada türlü zahmet ve sıkıntı çekip terk etmek miydi dünyayı? Yoksa geride sevdiklerini bırakıp duraktan inmek miydi? Hiç ölmeyecekmiş gibi ve aldığımız nefes bir gün tükenmeyecekmiş gibi yaşıyoruz. Bu yüzden kavgalar ediyoruz, kızıyoruz, kırılıyoruz, kırıyoruz. Her şeyde haklılık payı arayarak büyükleniyoruz. Halbuki büyüklenmek bizim neyimize? Grip olduğumuzda dahi halimiz vaktimiz gidiyorken biz neye kibirleniyoruz?
Ölümü çoğu zaman unutuyoruz. Hiç başımıza gelmeyecekmiş gibi ve sevdiklerimiz ömür boyu bizimle birlikte olacakmış gibi davranıyoruz. Ölüm geliyor sen istesen de istemesen de. Ölümün varlığına inanır da insan hiç kapısına uğramayacak zanneder. O vakit insanın neler hissettiğini, neler düşündüğünü anlatmak hangi kelimeye yaraşır? Hangi kelime bu duyguyu tarif edebilir? Ama öyle bir duygu ki; Yaşadığın tüm küslükler, kavgalar, hastalıklar bir hiç. Uzun bir süre idrak edemiyorsun, o çok sevdiğin insanın artık hayatında olmadığını, yaşamadığını, nefes almadığını, onu bir daha göremeyecek olduğunu kabul etmiyorsun. Teselli sözleri fayda etmiyor, sadece " Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle deneyeceğiz. Hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz." ( ENBİYA/35) ayetiyle insan yüreğindeki acıyı avutuyor. Birileri bu evde ağlıyor, birileri Kur'an okuyor. "Kimin için?" diyorsun. " Kimin için toplandı ki bu kalabalık?" diye kendine soruyorsun. Konduramıyorsun. Morg kapısına geldiğinde o soğuk vücuduna işlediğinde "ben burada üşüyorsam, o orada nasıl yatıyor?" diyerek ağlıyorsun. Aslında orada yatan çok sevdiğin insanın artık sadece bir beden olduğunu biliyorsun ama öldüğünü kabullenemediğin için üşüdüğünü düşünüyorsun. Morgun içine girip de çekmece açıldığında, orada cansız bir şekilde yatan kişinin, yıllarını birlikte geçirdiğin anneannen olduğunu görünce dünyan başına yıkılıyor. Ellerine, yanaklarına dokunuyorsun ama buz gibi soğumuş ve mermer gibi sertleşmiş. Kahroluyorsun. Ölecek gibi oluyorsun ama ölmüyorsun. "Öldüm" diyorsun ama yaşıyorsun.
İşte o zaman bu dünyadaki her şeyin gelip geçici olduğunu anlıyorsun. "Üç günlük dünya" sözünün gerçek manasını idrâk ediyorsun. O yüzden edilen kavgalar, kırgınlıklar, fesatlıklar, kızgınlıklar sana boş ve anlamsız geliyor. Hayatında olan, sana değer veren insanların kıymetini bir kez daha anlıyorsun. Kaybetmek neymiş öğreniyorsun. İnsanoğlu bu, bir varmış bir yokmuş. Hala nefes alıyorken yaptığın yanlışları düzelt, hatalarını telafi et, Allah'a ibadet et - çünkü yaratılışımızın gayesi budur- hak yeme, kimsenin günahını alma, sevdiğini söyle, af dile, affet, saygı duy ki saygı göresin, insanları sev ki sevilen bir insan olasın. Marifet bunları uygulayabilmekte ama gördün, üç günlük dünya işte.
Yorumlar
Yorum Gönder